9 Kasım 2009 Pazartesi

VEFA

Bugün eski stajyerim Bekir , arayarak mutlu etti beni.Ruhsatını beklediğini, alır almaz da bana getireceğini söyledi. Stajyerlerin arasında en vefalısı ve efendisi olarak geçti kayıtlara. Duygulandım ve onurlandım.Kendi stajımı hatırladım.Asla dönmek ve aslında hatırlamak istemediğim bir on altı ay yaşamıştım yanlarında.Karı-koca avukatlardı. Kadın olanın panik atağı yanında onu destekleyen başka psikolojik sorunları da vardı. Eşi bir yandan ofisi devam ettirmeye çalışır bir yandan da rahatsız eşini mutlu etmeye çabalardı. Bunları anlatmaya çekinmiyor ve bir rahatsızlık da duymuyorum açıkcası .Çünkü stajyerde olsak bir senelik süre sonunda aynı koridorlarda meslektaş olarak salınacak olmamız kadın avukatın cazgırlığı ve sık sık terbiye sınırlarını aşan tavırlarını engellemeye yetmiyordu. Yetmedi de.Bir sene de olsa kendini o süreçte bizim patronumuz olarak görüyor ve gereğini yapıyordu. Ofiste yeni ruhsatını almış bir avukat ve ben de stajyer olarak yerimizi almıştık. Bitiremediğimiz yada o gün içerisinde yetişmeyen işler için ofise gitmeye korkar, gitmeden önce bir yerde soluklanır güç toplamaya çalışırdık. Daha önce belki ilkokulda bile öğretmenimizden bu kadar korkmamıştık. Yeni avukat arkadaşın başka bir yerde iş arayacak , görüşme yapacak zamanı olmadığı gibi benim de staj süresini sektesiz doldurmam gerekiyordu. Yani kaderimize razı olmaktan başka yapacak birşeyimiz yoktu. Stajın anlamı olan avukatlık mesleğinin pratik kısmını bu şartlar altında öğrenmem münkün görünmüyordu. Sorduğum her soru cevapsız kalmanın ötesinde kınama ile karşılanıyor ondan sonraki sorulara tıpa tıkanıyordu. Herşeyi kendi kendime öğrenmeye çalışmak zorunda kalışım belki de mesleğin en başında ve bana tamamen yabancı bir şehirde ofis açıp bu işi başarmış sayılmama sebep oldu.Onlara bir teşekkür borçlu muyum? Kesinlikle hayır.Onları hiç bir zaman minnet ve sevgiyle anmadım. Bu tecrübe ve duygu eşliğinde bana gelen tüm stajyerlerime öncelikle meslektaş olarak baktım ve öyle davranmaya çalıştım. Onlara vermiş olduğum ilk ve bence en önemli ders ise hiç birşeyden korkmamaları ,mesleki rekabetin şahsiyetlerini ortadan kaldırmaması gereğiydi.Hepsiyle gurur duyuyor, her işin başının kendilerinden geçtiğini öğrendiklerine seviniyorum.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Hak edilmemiş saygı ve sevgi; asla sunulamaz.

Ama hak mış gibi sunulan o kadar övünç var ki
bir sürü hasta isan; bu yüzden hastalığını fark
edemez.

İrdelemene,insanı insan yapan doğru anlatımına
teşekkür ediyorum.Keyif almışam :))

Güven

ÇOBAN YILDIZI dedi ki...

Ben teşekkür ederim burada olduğuna Güvenciğim.Ne mutlu bana!

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...