1 MAyıs ile ilgili geriye dönük hatırladıklarım iyi anılardan ibaret değil.
İlki kuzen Günün Çorbası ' nın doğumuna ilişkindir. Yıl 1 MAyıs 1978. Dışarıda in - cin top oynuyor. Kimsecikler yok. Hastaneye gidilirken köşe başı polis kaynıyor. Henüz altı yaşında olmama rağmen dışarıdaki olağanüstülüğü anlamamam mümkün değil. Herkesin yüzünde endişe ve korku.
İkincisi , apartmanımızın önündeki duvara yazı yazan gençleri balkondan izlerken polis arabasının orada bitmesiyle birlikte gençlerin çuval misali dövüle dövüle arabaya sokulmaları, işkence söylentileri, ağlayan anne ve babalar...
Üçüncüsü ağabeyimin üniversiteyi dışarıda okurken tatil için İzmir'e gelmesi ve okul arkadaşına İzmir'i gezdirmek niyetiyle Konak Meydanı Saat Kulaesi'nin önünde randevu vermesiyle başlayan 1 Mayıs macerası.
Yıl 1988 . O tarihlerde cep telefonu icat edilmemiş, belki de Türkiye'ye henüz gelmemiş. Biz Ağabeyimle muhakkak gitiğimiz her yeri haber vermekle birlikte, geç kalacağımız zaman da yakınlardaki telefon kulubesinden haber veren sıkı sorumluluk sahibi gençlerdik. Bu hususla ilgili anne-babamızı hiç üzmedik. Onlar da bizi istediğimiz her yere gönderme hususunda üzmediler.
Ağabeyim arkadaşıyla buluşmak için evden çıktığında öğlendi. O günün 1 Mayıs olduğunu hepimiz unutmuşuz. Akşam 21 olduğunda annem hareketlenmeye başladı. Bir balkona bir içeriye girip, durmadan saate bakıyor ve endişelenmesi ilerleyen saatle birlikte hız basıyor. O günün 1 Mayıs olduğunun hatırlanmasıyla birlikte annem ağlamaya başlar. Kesin bu çocuğu içeriye aldılar ,kesin ! diyerek dövünüyor, kendinden geçmeye başlıyor.. Babam ağabeyimin içeri alınmış olmasına hiç ihtimal vermediğinden annemin gösterdiği tepkiyi anlayamıyor sakin olmasını salık veriyor, her zamanki soğukkanlı ve sakin tavrından da taviz vermiyor. Ama annem... Hiç durmadan ağlıyor, evin içinde dört dönüyordu. Bir süre sonra dayanamayıp karşı komşumuz ve en yakın dostumuz , dert babamız Muammer Amca'nın kapısını çalıp derdini anlatmaya girdi. Babam da gençtir geziyorlardır zihniyetini içine gömüp anneme eşlik etmek zorunda kaldı. Bir iki karakol aranıp en sonunda yakın bir emniyet amiri bulunup ağabeyimin karakollardan birinde nezarete alınmış olduğu kesinleşti. Bir iki hatırı sayılır kişi araya koyulup gecenin 1.30 nda ağabeyim evine gönderilmek üzere serbest bırakıldı. Eve geldiğinde annem yeniden doğmuş gibiydi. İlk şok atlatıldıktan sonra ağabeyim olayı anlatmaya başladı. Arkadaşını Saat Kulesi önünde beklerken polisin biri yaklaşmış ve o günün 1 Mayıs olduğunu orada beklememesi gerektiğini söylemiş. Ağabeyim ayrılırken de başka bir polis düdüğünü çalarak yanına gelip ekip otosuna bindirmiş. Ne öğrenci olduğu, ne kimliğinin olduğu ne de başka izahlar dinlenmemiş, yetmemiş. Nezarette kartpostal satıcılarından tutun , öğrenci üniformalı bir sürü çocuk da bulunuyormuş. Nezaretten ayrılmak için imzasını alan polis o dönem Emniyet Müdürünün 1 Mayıs'ta ...... kadar kişiyi nezarete atma emri verdiğinden dolayı böyle yapmak zorunda olduklarını söylemiş, özür dileyerek bir güzel de sırtını sıvazlamış. Ertesi sabah okula gitmek için her zamanki durağımda beklerken gözleri kan çanağına dönmüş okul arkadaşımın ( yaş 17 ) hikayesini dinlerken ağabeyimle bir gün öncesinin kaderini paylaştıklarını öğrenmiş oldum. Biz de üzüntülü hatta traji komik olarak yaşanılan bu olay hangi evde hangi aileye gerçek bir trajedi yaşatmıştı; hiç bilemedik, bilemeyiz.
Geçtiğimiz 1 Mayıs ise evdeki misafirlerin kalabalıklığı sayesinde haber izlenemeden geçip gitti. Gece yatağımda o günkü olanları hayal edip içim cızz etti; kimbilir neler olmuştu. Ertesi sabah gazeteleri açtığımda Taksim Meydanı'nda halay çeken gençleri, Kemal Türkler'in el sallayan ve gülümseyen kızının resimlerini görüp yürekten şükrettim, sevindim, coştum ve ağladım. Yıllar sonra yürüyüşe açılan Taksim Meydanı kansız bir güne teslim olmuş 1 Mayıs gerçek bir Bayram şöleninde kutlanmıştı.
1 Mayıs 1977 de yaşanılanlar ve ölenler unutulmadı, unutulmayacak da ! Ancak 1 Mayıslar belki de bundan sonra bahar coşkusu ile birlikte yaşanılan ve tüm dünyada medeni bir şekilde kutlanılan huzurlu, mutlu ve umutlu bir İşçi BAyramı'na dönüşecek.
Umutla...
9 yorum:
Dileğiniz hepimizin dileğidir. Bu güzel bahar gününü olaysız, mutlu ve coşkulu geçirelim. Üzüntüler gerilerde kalsın.
Sevgiler.
Sevgili RAMAZAN HOCAM,inşallah diyelim,inşallah.
Sevgi ve saygılarımla.
bir daha o kötü günleri yaşamamak dileğiyle emeğin ve emekcinin bayramı kutlu olsun canım sevgiler..
Zührecim , benimde malesef kötü 1 Mayıs anılarım var. En kötüsü ise o kanlı 1 Mayıs... o gün oarada olup , ölümden dönenler arasındaydım... Bu sene 32 yıl sonra Zuz gitti hepimizin yerine...
Çook öptüm... sevgilerimle
Ahhh LALECİĞİM demek oradaydın ! Ben fotoğraflara bakarken bile o cehennemi hissedebiliyorum; kim bilir sen neler yaşadın orada neler hissettin.Allah bir daha yaşatmasın. Çok öpüyorum, sevgiyle !
BİLGECİĞİM, nice huzurlu, mutlu halaylarla kutlayacağımız İşçi Bayramlarımız olsun.Sevgiyle canım !
Kanlı 1 Mayısın anıları capcanlı hafızalarda iken temennilere katılmamak mümkün değil. Allah bir daha öyle günler göstermesin bizlere...
sırtımı pek sıvazlamadılar, ama nerden torpillisin dediler:))
Amin ASUMANCIĞIM Amin !
Canımın içi Biricik ABİM;
O gün o kadar korkmuş ve kadar üzülmüştüm; belki hiç anlatamadım. Kıymetlimsin benim ! Seni çok seviyorum.
Her 1 Mayıs öncesinde benim de içim cızz eder,korkarım Zühreciğim..
Ben de yürekten sevindim ve çok mutlu oldum adına yakışır bir şekilde kutlanmasına..
Her ailede olmuştur o zamanlar suçlu suçsuz tutuklanma olayları...
Son iki yorumda abi kardeş konuşmalarınız içimi titretti.Ne mutlu o abiye ve sana..
Sevgilerimle....
Yorum Gönder