22 Şubat 2012 Çarşamba

NE VAR NE YOK

Bu aralar yazı yazmakta zorluk çekiyorum. Aklıma gelenleri kaleme almazsam 5 sn sonra kendi kendini imha ediyor ve ben boş sayfaya doğru kendimi bakar buluyorum. Yazı yazma dürtüme bir engel de her türlüsü denenip deneme sonucu çıldırıp en iyisi olduğunda karar kılınan, bu seferde baz istasyonlarının fazla olmadığı bir yerde konuşlanmam sebebiyle vuslata erememem. Şimdi de cuka cuka cuuuuukkkk diye bağıran bir miki fare beynimi yediği için zorlanıyorum ama yazacağım, yok yok yazacağım fena inat ettim.

Görüşmeyeli ne var ne yok derseniz , iki yıldır bizimle birlikte yaşayan , bana kardeş kızıma abla olan Hati gitti. Ağlaya ağlaya içi dışına çıktı bende ise hiç. Bu kadar mı taş oldum sorusunu es geçtim, ben duygusal sömürü teşkil edecek her durumda domuza dönüşme becerisine sahibim. Sanırım bu bir mesleki defo olarak kişiliğime yer etmiş durumda. İyi mi? ehhh ne diyeyim elle gelen düğün bayram demişler. Çok dağıttım konuyu hemen toparlıyorum. Üzüldüm tabii canım, dıştan taş gibi görünsemde içte gastritim artmış , artmakla kalmamış tavan yapmış durumda köpürüyor. Bundan dört sene önce terkedildiğimizde durum daha vahimdi . Ben bir günde ofisimle birlikte yürütmekte olduğum iki büyük firmaya el sallayarak kızımı ayağımda uyuturken bulmuştum kendimi. Yalnızlık zor çok zor gurbette. Çalacağın kapıların koşullarının uygun olmaması seni senle başbaşa bırakıyor. Oysa bekarken şu anlattığım çocuk ,kreş, bakıcı ve benzeri her tür durumlar bana ne sıkıcı ve basit gelirdi...Alışacağız boşluğuna Hati'nin çaresiz.

Veeeee  "Bir mucize olan hamilelik kırk hafta sürer
               Bebekler kırkıçıkarılmadan evden çıkarılmaz
               Adam olmak için kırk fırın ekmek yemek gerekir
               Birşeyi kırk kere söylersen gerçek olur
               Hamamda yıkanan kişilere mis gibi kırklanmışsın denir
               Canımız birşeyi istemediğinde kırk dereden su getiririz ve daha neler neler, kırk iyidir ! :) " diye bir mesaj kırk yaşımı kutlayanlar arasında en çok hoşuma giden mesajların başındaydı. Evet 40 oldum ! Otuzlu yaşlarda bile kendimi bu kadar genç ve güzel hissetmemiştim.Yok bu öyle kendini beğenmeden öte bir duygu ; daha çok benimseme, özümseme, kabullenme ve farklı bir tür huzur.
Evet 40 'ım ama sanırım ben kırkta kalıp çöreklenmek istiyorum ; on yıl sonra 41,5 olabilirim :))
En güzel hediye ise Balkız'ımın elleriyle yaptığı resim ve çantaydı. Ondan aldığım ilk hediye. Ama henüz bilmiyor ki , o benim yaşam hediyem!!!


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...