28 Ekim 2009 Çarşamba
HİS
Ne zaman başladığını tam olarak bilmiyorum ; olacak iyi ya da kötü şeyleri rüyamda görürüm. Ve her defasında da Yüce Yaradan'a yalvarırım benden al bu yeteneği diye ( tabii yetenekse). Güzelse gördüğüm şey sorun yok tabii ama kötüyse akşamı, sonraki günü ve diğer günleri ta ki içimi huzursuz eden şey ortaya çıkana dek yer biter içim. Artık bu rüyalara, uyanıkken de husursuz olma ve buna ekli nedeni bilinmeyen ağlamalarda dahil olmaya başladı. Biliyor, hissediyorum beni üzecek şeylerin yakınımda çok yakınımda olduğunu. Çaresizce bekliyor ve birşey yapamamanın çaresizliği bu duygunun ağırlığıyla ağlıyorum. Geçen salı günü yine içimde bir sıkıntı; çöktü üzerime bir ağırlık. Nil her zamanki gibi kuduruyor ama diğerlerinden farklı değil. Aman Allah'ın kulaklarım çınlıyor, içimde bir sıkıntı ve baskı . Atamıyorum üzerimden. Yapabileceğim sadece ağlamak, ben de onu yaptım. Dedim ki geliyor, geliyor birşey Zühre. Şimdi okuyanlar diyecek ki aman efendim pozitif düşünce, iyi düşün iyi ol vb. Ama beni çok yakından tanıyanlar hayatta benim kadar pozitifini görmediklerini söyleyeceklerdir hiç düşünmeden. Bu başka birşey. Bu ne olacağını bilemeden biliş, bekleyiş ve çaresizlik. Neyse o gün geçti çok şükür. Ertesi gün saat 18 de Nil uykudan uyandığında ateşliydi. 37,5. Emin olduktan hemen sonra bir fitil attım ve birazdan düştü. Ve benim içimdeki alevde bilinmezin vuku bulmasıyla biraz olsun söndü. Ama biliyordum henüz bitmediğini. saat 22 de tekrar çıkmaya başladı. Sevgili eşim aakşamı rahat geçirme adına hastaneye gitmemizin iyi olacağı fikrini ortaya atınca hiç vakit kaybetmeden yola döküldük. Ay, olacakları bilip de söylemek istemezmiş gibi tül bir perdenin arkasından bize bakıyordu. Göz göze geldik. Bitmedi daha değil mi gecemiz dedim, bitmedi içimi dağlayan bu sıkıntının sebebi henüz. Bitmedi der gibi çıkmadı, çıkamadı perdenin arkasından üzgün. Hastaneye vardığımızda Nil'in ateşi 40 a çıktı. SAnki elektriğe tutulmuş gibi titremeye başladı bebeğim. Ne oldu nasıl oldu anlamadık. Evde ateşi 37 idi. Hemen ıslak ve soğuk havlu getirdiler, sardık yavrumu. 3 saat sonra ancak inebildi ateşi. Benim günlerdir içimde yanan ateşte söndü. Olacakları bilmeden, bilemeden yaşadığım çaresiz bekleyiş beni perişan etti. Bedenim kül . Ruhumun hissttikleri beni çok zorladı bu sefer. Nil 3 günün sonunda iyi. Sebebi ise belli değil. Ne soğuk algınlığı ne de başla birşey bulabildiler. Ve ben bir kez daha YAradan'a hem şükrettim hem de bana zaman içinde artan bu hissedişi geri alırsa daha da mutlu olacağımı söyledim.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder