28 Ekim 2009 Çarşamba
İMDAAATTT
Böyle güzel ve dolu dolu geçen bir tatilden sonraki iş haftası sizce nasıl olur ? Tabii ki KABUS ! Boğazımda bir el üç saniyede bir sıkıyor, tüm vücudum kaşınıyor ve içim uyuyor . Sabahtan beri belki onuncu çayımı içiyorum; nafile . Olmuyor işte olmuyor ! Ruhum burada olmak istemiyor. Balım evde kimbilir ne soytarılık peşindeyken ben burada olmuyor. Firar mı etsem ne ! Liseden beri ışınlanma konusunda düşünür taşınır ( tabii ki çözüm bulamaz ) ve umutlanırım. Kesin birgün bulacak biri şu ışınlanmayı. Okuldan çıktıktan sonra ya Konak' a doğru yürür oradan otobüse biner yada Güzelyalı'dan geçen otobüse biner o kokoca yokuşu tırmanmak zorunda kalırdım. Üniverditede de öyle. Nereden gidersem gideyim hep yürümek zorunda kalırdım. İşte bu sebepten de hayal gücüm devreye girerek ışınlanmanın yada uçmanın ne kadar güzel olacağını düşünürdüm. İlerleyen yıllarda ışınlanma konusu biraz atıl kaldı. Ama ben ne zaman birşeye üzülsem yada sevinsem hep uçmak gelir içimden. Haa bir de koşmak. Ama siz zaten onu biliyorsunuz: " Önce saatte 300 km. koşmak ve pike yaparak uçmak ! " :))) Şu anda mı ? Şu anda ışınlanmak isteği ağır basıyor. Işınlanıp balımın yanına uzanmak, bana sarılan minik ellerinin sıcaklığı ve gül kokan nefesini içime çekerek uyumak ! Uyuyup uyuyup şişmek. Sonra kalkıp patlayıncaya kadar yemek . Sonra manyaklar gibi gezmek, sonra yine eve dönmek. HAh buldum esas sorunu. Ne yaparsam yapayım dönüş ev olduğuna göre soruuunnnn çalışmaktan bıkmış olmak. Eee bu kadar saçmalamamın makul sebepleri var tabii. Yaş 35 yolun yarısı demiş Cahit. Ben oldum 35+1 . Normal tabiii. İnsan yarıyı geçince pek bir hoş oluyormuş. Fazlaca saçmaladığımın farkında olaraktaaaaaannnnnnnn bana müsade, uçacağım.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Evet uçacaksın... Uçunuz :))
Yine ismimi yazmayı unutmuşum.:)) Ehe
uçmaya bu kadar dalmışken; insan ismini bile
unutuyor:))
Barıs
Yorum Gönder