28 Ekim 2009 Çarşamba

NİL'Lİ HAYAT

Zamira gittiğinden beri Nil ile sabah akşam bir aradayız. Zaten sadece 6 ay ayrı kalmıştık. Şimdi acısını çıkartıyoruz. Her şey de bir hayır aramak lazım. Mutluyum. Her zamankinden daha fazla yoruluyorum ama mutluyum ve huzurluyum. Sabaha doğru ( çok doğru bir davranış olmasa da ) Nil’i ya yanıma alıyorum ya da ben yanına gidiyorum çünkü mutlaka gece birkaç kez ve sabaha karşı uyanıyor. Bu aralar çok geç yatmaya başladığından ki bunu ayarlamak kesinlikle bize düşmüyor o ne isterse onun yapıyor, bayağı geç uyanıyoruz. 10,30 yada 11 gibi. Ama bu sabah abartıp 12 de kalktık J Sonra ben ortalığı toparlarken Nil ya oyuncaklarıyla oynuyor, ya mutfaktaki tava ve kaşıklarla ya da beni kucağına al diyerek tepiniyor etrafımda. Bir iki dk. kucak sefasından sonra tekrar oyuna. Bir iki saatlik öğle uykusundan sonra ki ben bu saat aralığında yemek yapıyor oluyorum, çok ender yanına uzanıyorum. Nil uyandıktan sonra öğle yemeği, meyvesi, muhalebisi derken hoop akşam oluyor. Günle nasıl geçiyor hiç anlamıyorum.
Geçen gün duruşmam vardı ve biz maaile Bakırköy’e k.valideye taşındık. Duruşma, müvekkillerle randevu görüşme derken zaten akşamı buluyorum. Galeryaya uzun zamandır gitmemiştim. Cep telefona gelen YKM ucuzluğunu duyunca kaçırılmayacak bir fırsat olduğuna kanaat getirip soluğu orada aldık. Koca Galerya bomboş arkadaş.Dükkanlar sinek avlıyor. Ekonomik kriz burada daha da fazla hissediliyor. Girdik YKM ye ama ucuzluğun saçma sapan birkaç markayı kapsadığını gördüğümüzde tüm iştahımız kesildi hemen. Yine de çok hoş lastikli ve janjanlı bir kemer aldım kendime. Nil de bol bol kudurdu. Show yaptı herkese. Tezgahtar kadının kucağına atladı tam 10 dk. hiç kıpırdamadan boynuna sarıldı. Bir ara kadının boynunda uyuduğunu sandım. Bir şirinlik ki sormayın. Eee cadı cadılığından vazgeçer mi? Oradan bir kalem buldu ve buluzların üzerine yazı yazacağım diye tutturdu. Zor aldım elinden. Nasıl bir çığlık ve kıyamet. Ortalık ayağa kalktı. Fonda çalan müzük eşiliğinde kucağıma alarak dans etmeye başladım sakinleşsin diye. Maskara olduk herkese. O şıpır şıpır akan gözyaşları nasıl bir anda duruyor görmelisiniz. Hemen gülmeye başlıyor, çok zilli bu kız. Benim çocukluğumu da geçti vallahi. Eller havada formatında bir güzel dans ettik YKM ortasında. Hiç bakmadım etrafa tabii. Ertesi gün de Fatih’teki bizim meşhur ayakkabıcımız ENES’ e yollandık. Yani leyleği havada gördük. Nil ayakkabıcıya girer girmez etraftaki ayakkabılara resmen saldırdı. Yığınla insan vardı. O kadar insan arasında kendine bir yer buldu. Hemen oturdu, popoyu yerleştirdi sonra eline geçen ayakkabıları bir bir ayağına soktu. bütün bunları o kadar seri bir hızla yapıyor ki sormayın. Zannedersiniz ki ayakkabı giyme ve çıkartma yarışması. Sonra hızını alamayarak bir ayakkabıyı yalamaya başladı derken ben devreye girip remen klasik bir anne tavrı ve edasıyla bağırım bağırım çığırdım. Bir an kendi sesimi duydum ama çok geçti. Yine hiç etrafıma bakmadım . Yine o kadar kalabalık arasında Nil böğürmeye ve çığrım çığrım bağırmaya başladı. Ne fonda müzik var, müzik olsa ne yazar dans edecek yer yok ki. O kadar ayakabı arasında ayakkabı mı seçeyim Nili mi takip edeyim..Neyse aldım sonunda bir ayakabı ve bir çizme. Acayip ucuz. Ayakkabı rugan ve önünde çok hoş bir çiçek 30 YTL, çizme ise topuklu ve yine bu senenin modası rugan. O da 50 YTL. Görseniz en az 200 YTL dersiniz. Seviyorum ENES’i. Yani iki ayakkabıya 80 YTL verip çıktık. Sonra meşhur köftecimize uğrayarak göbüşleri doldurup doğruuuu B.köye. Ertesi gün Avcılara dönüş yaptık. Bu gidiş gelişler bize iyi geliyor.
Nil’ e geçen hafta araba koltuğu aldık. Arabada daral gelen ve yerinde duramayan kızım bakalım bu koltukta oturacak mı? Hiç sanmıyorum ama bir mucize olması için de dua ediyorum. Bu hafta kısa kısa yerleri turlamayı düşünüyorum Nil’in kıyamet alamet bağırışları karşısında dönüşümüz yakın olsun diye.

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...