28 Ekim 2009 Çarşamba

CANIM İZMİR'İM

“İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı “ demiş Orhan Veli. Ben de gözlerim kapalı İzmir’i düşlüyorum. Mektupçu merdivenlerinden salınıp Karataş’a doğru yürüyorum önce. Karataş Lisesi önüne gelip güzel hatıralar dolusu lise yıllarıma geri dönüyorum. Teneffüste bahçeye koşar , henüz doldurulmamış olduğu için dalgaları yakından seyretmeye doyamadığım körfeze bakardım. Tıpkı uyanır uyanmaz denizi görmek için oturma odasına koştuğum gibi. Oradan Konak’a yürüyorum. Çınar Sineması’na merhaba diyerek İleri Kitapevi’ne giriyorum. Bana sağladıkları bitmeyen taksit ve kredi imkanlarıyla belki de hayatımın şekillenmesine yardımcı olan bu mabet, Konak’a her geldiğimde mutlak uğrak yerlerimden biriydi. Sonra ver elini Kemeraltı. Birinci ve İkinci Beyler, pasajlar arasından kestirme yollarla varılacak Bolulu Hasan Usta’da yenilen üzeri bol fıstıklı kazandibinden sonra Kızlarağası Çarşısı. Dilek’le bol dedikodu ve ona eşlik eden orta şekerli kahvelerin ardından gündemi destekleyen yorumlarla dolu kahve falları … Oradan Gümrük’ü geçerek Pasaport’a varıyorum. Liman çay bahçesinde oturup bir çay içiyorum. Ver elini Kordon. Ciğerlerim patlayıncaya dek çekiyorum içime imbatı, iyotu . Dolduruyorum tüm hücrelerimi ve benliğimi. Veriyorum bedenimi Karşıyaka’ya açıyorum ellerimi selam’a. Eyyy İzmir, canım İzmir. Bilsen ne çok dolaşıyorum yollarında; kavrulsam da sıcakta, titresem de soğukta. Yetmiyor bir solukta.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Bir şehir sevilir; bir sevgili gibi.Bir sevgili unutalmamak üzere temiz bir iç çekişlerler saklanır görünmez yerlerde.Ama bir şehir her iç çekişde,saklanmamış olan varlığını hatırlatır bizlere.Şehirler ruhu olan güzel yerler.

Harika bir anlatım. Teşekkürler efendim

Adsız dedi ki...

Bir an önceki çalımaya ismimi yazmayı untumuşum. özürler

Barış

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...