29 Ekim 2009 Perşembe
MUSTAFA
Mustafa Kemal'in "insan yönü" nü gösterme çabası son birkaç yıldır moda oldu. CAn Dündar'ın belgeselleri ile başlayan bu moda yine kendisinin yönettiği "Mustafa" filmi ile son bulur umudundayım. Mustafa Kemal'in insan yönünü öğrenince daha bir fazla mı seveceğiz zannedildi.Son yıllarda Cumhuiyet'e yönelik farklı hareket ve çağrışımlar Büyük Kurtarıcı'nın kişiliği deşilerek mi sağlamlaştırılacak? Sadece Osmanlı'yı sülük gibi emen emperyalist devletleri savuşturması, imkansız gibi görülen savaşlardan yüzakıyla çıkması,çok da rahat teokratik bir yönetim kurabilecekken Cumhuriyet' i kurarak milletini baştacı yapması ve devrimlerle birlikte yüceltmesi yetmez mi onu sevmeye. Yetmedi mi bu kadarı, anlayamadınız mı ki içkiye düşkünlüğü, öksüz-yetim olması , kötü bir evliliği olması v.b durumlar içinizde acıma duygusu geliştirip sevginize katmer olsun . Hiç ama hiç zannetmiyorum; hiçkimsenin Mustafa Kemal'i birazcık daha sevmek için bu tür şeylere ihtiyacı olsun. Seven bilir,seven vatanseverdir,seven milliyetçidir(ama şovenist değil),sevenin milli onuru vardır,seven çağdaştır,seven medenidir..uzar gider. Sevmeyen ise bellidir. O kendini hemen belli eder. Bunun için yapılacak en son şey Mustafa Kemal'in insani yapısını deşifre etmektir. Yapılacaklar inatla çağdaş eğitim, laik düzen,sosyal devlet ve cumhuriyetin devamıdır. Bu uğurda hareket etme bilinci ve inançtır. Bugün 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı. Kızıma anlayabileceği dilden anlatmaya çalıştığım Bayrak Bayramı'dır. 86 yıllık Cumhuriyet'in belki de rejime yönelik faaliyet ve çalışmaların en yoğun olduğu yıllarda dalgalanan ayyıldızlı Bayrak'ı görmek hepimizin içini açacak ve nice yıllar inancı serpiştirecektir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
7 yorum:
Düz ve basit anlatımınızla, bir sohbet havasın da okur gibiyim kelimelerinizi. Gaziyi hala anlama sorunu çekenler, elbette köy enstütülerini kapatan zihniyetin bugün evrimleşmiş olan zavallılarıdır. Düz ve basit anlatımınızı idrak edemeyecek kadar yozlaşmışsa hala halk içinde bazı zümreler, daha çok işimiz ve bir o kadar da kayıp sözümüz olacak demektir.
Saygılarımla
Ahmet
Toplumu ileri götürme çabaları birileri tarafından hep korku ve şüpheyle karşılandı bu ülkede;yolu tıkandı. Bunlardan biri de Köy Enstitüleriydi ne yazık ki.Aynı zihniyet aradan geçen yıllar ne olursa olsun -korkular ad değiştirdi-canlı kalmaya ve farklı adlar altında türemeye devam ediyor. Beni şaşırtan bu zihniyetin bizim aydın diye gördüğümüz ya da öyle sandığımız,yanılsadığımız mürekkep yalayan kesimde hortlamaya başlamış olması.
Sagılarımla.
Çok haklısınız. Bahse konu aydın olarak betimlediğimiz kimi kesimin dar cümlelerini pek yadırgamıyorum artık. Kimbilir belkide yaşlanıyorum. Eskiden dudaklarıma sık sık küfür dolardım. Şimdi ise onları bile anlamak çabam, bağımsızlığını halen özde ilan edememiş bir ülkenin yazar çizer takımından ancak bu kadar düşünce beklenirdi diyebiliyor.
Değerli arkadaşım, inan onları anladıkça da Mustafa Kemalin büyüklüğünü ve bir kalkan gibi güzel ülkemizin üzerine gerdiği ilkelerini daha iyi idrak ediyor, olmalıydı insanlarımız diye düşünürken yazık ki zaman hızla geçiyor. Yine bu ülkenin insanları kayıplarını sömürmeye meraklı birilerinin peşinden sürüklenerek, içlerinden çıkardıkları sürmanşet kalemlere de gereğinden fazla değer verebiliyor. Gittikçe artan yanlışlarımız yüzünden en yüce doğrularımızı örseler olduk. Umarım, umarım diyorum çünkü hiç bir zaman umutsuz nefes almaların adamı olmadım ben. Bir gün farklı bir söz, farklı bir bakış açısı, bize geçmişin bu karanlık çağını unutturacak. Hadi söyle bana. Umut etmek bizi güçlendirirmi.
Sevgilerimle
Ahmet
Karşılaştığın olaylara verdiğin tepkilerin azalmış olması inan yaştan değil; belki küskünlük biraz da yılgınlık. İyiye,doğru ve feraha açılan geminin rüzgarıdır umut. Vazgeçilmeyen hayat iksiridir. Sahip olduğumuz en büyük güç umutla birlikte beklenendir.
Saygılarımla.
Sevgili Ahmet bloguna girememekteyim.Ayarlarında herhangibir değişiklik mi söz konusu acaba?
Yine çok haklısınız. Bir çoğumuzda olduğu gibi. Anlayamadığım veya aklımın almadıklarına olan yakınlığım, nefes almalarım uzun süreli zamanlara yayılınca her insan gibi bende biraz küskün ve yılgınım son gelişmelerden. Bu arada evet pazar gününün rehavetinden blog ayarlarımda oynamalar yaptıktan sonra, birde baktım ki yaramaz çocuklar gibi boya kadranımdaki renkleri birbirine karıştırmışım. Bunun için üzgünüm. Fakat şuan için ve bundan sonrası için bloğumun ilk paylaşım anındaki görüntüsüne kavuşmuş durumdayım ve öyle de kalacak sanırım. Yazmak beni rahatlatıyor. Bunu kalemi elime aldığım uzun zamanlar öncesinde fark etmiştim. İnsan teni onarımda ilaçlara bağımlıyken, ruhunda kendine ait kelimelere ihtiyacı olduğunu keşfetmem, süresiz bir terapi sağladı bana. Gün bitip akşama düşen ve yine gün boyu dudaklarımın arasında cebelleşen sözcükleri yazıp, paylaşabileceğim bir alanım var artık. Sizin gibi düşünce bazında yek düştüğüm değerli arkadaşlar tanımak ise yine kelimelerin aracılılığıyla oluyor ki buda terapinin diğer bir artı yanı benim için. Tanıştığıma çok memnun oldum efendim. Yazdıklarınızı her zaman büyük bir keyifle takip edeceğimden emin olabilirsiniz.
Saygılarımla
Ahmet
Çok teşekkür ederim sevgili Ahmet.Ben de memnun oldum.
Yorum Gönder